Ahmet Hamdi Ülkümen (d. 1903, Antakya - ö. 1979, İstanbul), Türk diplomat ve II. Dünya Savaşı sırasında Rodos Başkonsolosu olarak görev yapmıştır. Görev yaptığı süre boyunca, çok sayıda Yahudi vatandaşını Nazi zulmünden kurtararak Holokost'tan kurtulmalarını sağlamıştır. Bu insaniyetçi çabalarından dolayı İsrail hükümeti tarafından Uluslararası Dürüstler unvanına layık görülmüştür.
Ahmet Hamdi Ülkümen, 1903 yılında Antakya'da doğdu. Diplomat olarak kariyerine başlayan Ülkümen, çeşitli görevlerde bulunduktan sonra II. Dünya Savaşı yıllarında Rodos Başkonsolosu olarak atandı.
Rodos, o dönemde İtalya'nın kontrolü altındaydı ve Faşist rejim, adada yaşayan Yahudi nüfusa karşı baskı uygulamaktaydı. İtalya'nın 1943'te teslim olmasının ardından Rodos, Nazi Almanyası'nın işgali altına girdi ve Yahudi vatandaşlar için durum daha da kötüleşti.
Nazi işgali altındaki Rodos'ta, Yahudi nüfusu toplama kamplarına gönderilme tehlikesiyle karşı karşıyaydı. Ahmet Hamdi Ülkümen, bu kritik dönemde büyük bir cesaret ve insanlık örneği sergileyerek, Türk vatandaşı olan Yahudileri korumak için çaba gösterdi.
Ülkümen, Türk vatandaşı olduğunu iddia ettiği çok sayıda Yahudi'ye sahte belgeler düzenleyerek onların toplama kamplarına gönderilmesini engelledi. Ayrıca, Türk konsolosluğuna sığınan Yahudilere barınma ve yiyecek sağlayarak hayatlarını kurtardı. Ülkümen'in bu çabaları sayesinde, Rodos'taki birçok Yahudi ailenin Holokost'tan kurtulması mümkün oldu.
Ancak, Ahmet Hamdi Ülkümen'in bu cesur eylemleri, Nazi yetkililerinin dikkatini çekti. Konsolosluk binası bombalandı ve Ülkümen ile eşi Mihriye Ülkümen yaralandı. Mihriye Ülkümen, olayda hayatını kaybetti.
Ahmet Hamdi Ülkümen'in Rodos'taki Yahudileri kurtarma çabaları, savaş sonrasında takdirle karşılandı. 1989 yılında İsrail hükümeti tarafından Yad Vashem anıtında kendisine "Uluslararası Dürüstler" unvanı verildi. Bu unvan, Holokost sırasında Yahudilere yardım eden ve hayatlarını riske atan kişilere verilen en yüksek onurdur.
Ahmet Hamdi Ülkümen, insanlık onurunu koruma ve zulme karşı direnme konusunda örnek bir figür olarak hatırlanmaktadır. Gösterdiği cesaret ve fedakarlık, gelecek nesillere ilham kaynağı olmaya devam etmektedir. Onun hikayesi, Holokost sırasında yaşanan acıları ve bu acılara karşı duranların önemini vurgulamaktadır.